top of page

ENDOMETRİOZİSLE YAŞAM: DOĞRU BESLENME, GÜÇLÜ DESTEK

Endometriozis Nedir?

Endometriozis, endometrial dokuya benzer hücrelerin rahim dışında, özellikle yumurtalıklar, fallop tüpleri, bağırsaklar ve pelvik periton gibi bölgelerde büyümesiyle karakterize kronik, inflamatuar bir hastalıktır. Bu dokular adet döngüsü sırasında östrojenin etkisiyle kalınlaşır, kanar ancak vücut dışına atılamadığı için çevre dokularda inflamasyon, skar dokusu ve yapışıklıklara neden olur.

Tanı Kriterleri ve Tanı Zorluğu

Endometriozisin tanısı genellikle yıllar süren semptomlarla başlar. Yaygın belirtiler arasında:

  • Ağrılı adet dönemleri (dismenore)

  • Cinsel ilişki sırasında ağrı (disparoni)

  • Kronik pelvik ağrı

  • İnfertilite

  • Ağrılı bağırsak ve mesane fonksiyonları

yer alır. Özellikle şiddetli adet ağrıları, genç yaşta başlayan ve analjeziklere rağmen geçmeyen sancılar, endometriozis açısından önemli bir uyarı işaretidir. Ancak bu semptomların normal kabul edilmesi, tanının gecikmesine neden olabilir. Tanı genellikle laparoskopik cerrahiyle doğrulanır, bu da tanı sürecini karmaşık ve gecikmeli hale getirir. Görüntüleme yöntemleri (ultrason, MR, tanısal laparoskopi ) her zaman kesin bilgi vermez. Dünya genelinde 10 kadından 1’inde endometriozis olduğu tahmin edilmektedir.

Kronik İnflamasyonun Rolü

Endometriozis yalnızca bir jinekolojik sorun değil, aynı zamanda kronik inflamatuar bir hastalıktır. Hastalığın ilerlemesinde prostaglandinler, sitokinler, reaktif oksijen türleri (ROS) ve bağışıklık sisteminde tolerans bozuklukları rol oynar. Bağışıklık sistemi, endometriotik dokuyu tanımakta ve temizlemekte yetersiz kalır.

 

Yağ Dokusu, Östrojen ve İnflamasyon Üçgeni

Endometriozisli bireylerde östrojen baskınlığı (östrojen dominansı) yaygındır. Yağ dokusu, aromataz enzimi sayesinde androjenleri östrojene dönüştürebilir. Dolayısıyla, vücutta yağ oranı arttıkça östrojen seviyeleri de artar. Artan östrojen, endometriotik lezyonları daha da uyarırken, inflamasyon yanıtını güçlendirir ve ağrılı semptomları artırır. Aynı zamanda östrojen, prostaglandin üretimini artırarak uterus kasılmalarını ve ağrıyı tetikler. Bu nedenle, sağlıklı bir vücut kompozisyonu ve inflamasyon kontrolü, hastalığın yönetiminde kritik rol oynar.

Östrojen Dominansı ve Progesteron Direnci

Endometriozisli bireylerde östrojen baskınlığı (östrojen dominansı) ve progesteron duyarsızlığı sık görülür. Östrojen, endometriotik dokuların büyümesini uyarırken; progesteronun koruyucu etkisi baskılanır. Bu hormonal dengesizlik, bağışıklık yanıtlarını ve hücre çoğalmasını etkiler.

Fonksiyonel Beslenme ile Endometriozis Yönetimi

Endometriozis tedavisinde tek başına ilaç ya da cerrahi değil, bireyselleştirilmiş bir yaşam tarzı planı gereklidir. Beslenme, bu planın merkezindedir.

1. Omega-3 Yağ Asitleri:

  • EPA ve DHA, prostaglandin E2 üretimini baskılar.

  • İnflamatuar yanıtı azaltır, pelvik ağrıyı hafifletebilir.

  • Somon, sardalya, ceviz, keten tohumu, semizotu önerilir.

2. Düşük Histaminli ve Düşük Glisemik Beslenme:

  • Histamin, mast hücrelerini aktive ederek ağrı ve inflamasyonu tetikleyebilir.

  • Kan şekeri dalgalanmaları, hormon dengesini olumsuz etkileyebilir.

  • Düşük GI’li sebzeler, taze pişmiş proteinler, glutensiz tahıllar tercih edilebilir.

 

 

3. Glutensiz ve Süt Ürünsüz Diyet:

  • Glüten ve süt proteinleri, bağırsak geçirgenliğini artırarak sistemik inflamasyonu tetikleyebilir.

  • Bazı çalışmalar glütensiz diyetle pelvik ağrı azalması göstermiştir.

4. Lif ve Antioksidan Zengini Beslenme:

  • Toksinlerin atılımı için karaciğer ve bağırsak sağlığı önemlidir.

  • Brokoli, karalahana, enginar, pancar, yaban mersini, nar gibi besinler öne çıkar.

5. Xenoöstrojenlerden Kaçınma:

  • BPA, fitalat, paraben gibi östrojen taklitçileri hormon dengesini bozabilir.

  • Plastik kaplar, parfümlü kozmetiklerden kaçınılmalı.

6. Karaciğer Detoksifikasyonunun Desteklenmesi:

  • Östrojenin etkisizleştirilip atılması için faz I ve faz II karaciğer enzimleri desteklenmelidir.

  • B grubu vitaminler, glutatyon, N-asetilsistein, sulforafan (brokoli filizi) ile destek sağlanabilir.

7. Mikrobiyota Desteği:

  • Mikrobiyota–östrojen metabolizması (estrobolom) arasında çift yönlü ilişki vardır.

  • Fermente gıdalar (kefir, lahana turşusu), prebiyotik lifler, polifenoller mikrobiyotayı destekler.

8. Magnezyum ve B6:

  • Kas spazmlarını azaltır, ağrıyı hafifletebilir.

  • PMS semptomlarını da iyileştirebilir.

9. Kurkumin ve Zencefil:

  • COX-2 inhibitörüdür.

  • Antiinflamatuar etkileri sayesinde ağrı ve inflamasyon üzerinde etkilidir.

10. D Vitamini ve İmmün Regülasyon:

  • Düşük D vitamini düzeyleri, bağışıklık toleransını azaltabilir.

  • Endometriozisli bireylerde sıklıkla D vitamini eksikliği gözlenir.

Sonuç:Endometriozis, kronik inflamasyonla karakterize sistemik bir hastalıktır. Beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri, bu süreçte semptomları azaltmada ve hormonal dengeyi sağlamada önemli katkılar sunar. Fonksiyonel beslenme yaklaşımı, geleneksel tedavilerin yanında tamamlayıcı bir rol oynayarak hastaların yaşam kalitesini artırabilir.

 

Bilimsel Kaynaklar:

  1. Bulun, S. E. (2009). Endometriosis. New England Journal of Medicine, 360(3), 268–279.

  2. Harris, H. R., et al. (2018). Dietary fat intake, omega-3 fatty acids, and risk of endometriosis. Human Reproduction, 33(9), 1610–1618.

  3. Missmer, S. A., et al. (2010). Caffeine and alcohol intakes and the risk of endometriosis. American Journal of Obstetrics and Gynecology, 202(6), 534.e1–534.e9.

  4. Parazzini, F., et al. (2013). Diet and endometriosis risk. Reproductive BioMedicine Online, 26(4), 323–329.

  5. Ahn, S. H., et al. (2015). Pathophysiology and immune dysfunction in endometriosis. Biomed Research International, 2015.

  6. Riccio, L., et al. (2018). Impact of a gluten-free diet on pain perception in endometriosis: a pilot study. Minerva Ginecologica, 70(4), 447–452.

  7. Andrieu, M., et al. (2021). Diet, nutrition and endometriosis. Nutrients, 13(5), 1645.

  8. Kresowik, J. D., & Van Voorhis, B. J. (2011). Surgical treatment of endometriosis in patients with chronic pelvic pain. Obstetrics & Gynecology Clinics, 38(4), 709–722.

  9. Lopes, L. G., et al. (2023). Histamine and mast cells in endometriosis. Reproductive Sciences, 30(1), 35–43.

  10. Bruner-Tran, K. L., et al. (2021). The role of environmental toxicants in the pathophysiology of endometriosis. Frontiers in Bioscience, 26(5), 123–140.

  11. Simitsidellis, I., et al. (2019). Progesterone resistance in endometriosis: the role of epigenetics. Journal of Molecular Endocrinology, 62(3), R201–R219.

  12. Macer, M. L., & Taylor, H. S. (2012). Endometriosis and infertility: a review of the pathogenesis and treatment of endometriosis-associated infertility. Obstetrics and Gynecology Clinics, 39(4), 535–549.

  13. Viganò, P., et al. (2004). Endometrial–stromal interactions in endometriosis. Frontiers in Bioscience, 9, 1944–1953.

  14. Lebovic, D. I., et al. (2001). Role of inflammation in the pathogenesis of endometriosis. Fertility and Sterility, 75(5), 861–869.

  15. Gupta, S., et al. (2006). Role of oxidative stress in endometriosis. Reproductive Biomedicine Online, 13(1), 126–134.

Yorumlar


Bu gönderiye yorum yapmak artık mümkün değil. Daha fazla bilgi için site sahibiyle iletişime geçin.
bottom of page