top of page

İnfertilite ve Beslenme: Bütüncül ve Kişisel Bir Yaklaşım

Dünyada her dört çiftten biri, düzenli korunmasız cinsel ilişkiye rağmen çocuk sahibi olmakta zorluk yaşıyor. İnfertilite, hem fiziksel hem de duygusal olarak çiftler üzerinde büyük bir yük yaratıyor. Ancak bu süreçte, doğru beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri, doğurganlığı artırmak için güçlü bir araç haline gelebilir.

Beslenmenin Doğurganlık Üzerindeki Gücü

Beslenme, doğurganlıkta yalnızca destekleyici bir faktör değil, aynı zamanda infertilite tedavi sürecinin temel taşlarından biridir. Örneğin:

  • Akdeniz Diyeti gibi anti-inflamatuar diyetlerin yumurta kalitesini artırdığı ve tüp bebek (IVF) başarı oranlarını yükselttiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır​​.

  • Bitkisel protein kaynaklarının tercih edilmesi, trans yağların azaltılması ve omega-3 yağ asitlerinin artırılması gibi beslenme değişiklikleri, hormonal dengeyi sağlamak ve kronik inflamasyonu azaltmak için önemli adımlardır​​.

Kadın Obezitesi ve Doğurganlık

Obezite, kadınlarda doğurganlık üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratabilir:

  • Ovülasyon Bozuklukları: Fazla kilo, insülin direncine yol açarak hormonal dengesizliklere neden olabilir ve ovülasyon döngüsünü bozabilir​.

  • Polikistik Over Sendromu (PCOS): Fazla kilolu kadınlarda PCOS görülme oranı artar ve bu durum doğurganlığı olumsuz etkiler. Kilo kaybı, yumurtlama döngüsünü düzenleyerek gebelik şansını artırabilir​.

  • Tüp Bebek Başarısızlığı: Obezite, embriyo tutunma oranlarını düşürebilir ve tüp bebek tedavisinin başarısını azaltabilir​.

Sağlıklı bir vücut ağırlığına ulaşmak, doğurganlık tedavilerinde başarı oranlarını artırmak için önemli bir adımdır.

Beslenme ve Sperm Kalitesi

Erkeklerde sperm kalitesi, doğurganlık sürecinin önemli bir parçasıdır ve yaşam tarzı faktörleriyle doğrudan etkilenir:

  • Obezite ve İnsülin Direnci: Obezite, sperm sayısı, hareketliliği ve morfolojisi üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Özellikle insülin direnci, hormonal dengeyi bozarak testosteron seviyelerini düşürebilir ve sperm üretimini olumsuz etkiler​.

  • Sigara ve Alkol: Sigara kullanımı, sperm DNA bütünlüğünü bozarak fertilizasyon başarısını düşürebilir. Ayrıca, sigara içen erkeklerde sperm hareketliliği ve morfolojisi genellikle daha düşüktür. Alkol tüketimi ise testosteron seviyelerini düşürerek sperm üretimini olumsuz etkileyebilir​​.

  • Antioksidanlar ve Omega-3 Yağ Asitleri: E vitamini, C vitamini ve omega-3 yağ asitlerinden zengin diyetler, oksidatif stresi azaltarak sperm kalitesini artırabilir​

 

Hormonal Denge ve İnflamasyon

Kronik inflamasyonun, hem kadınlarda ovülasyon bozukluklarına hem de erkeklerde sperm kalitesi düşüklüğüne neden olduğu birçok çalışmada ortaya konmuştur. Ayrıca, stres ve çevresel toksinler inflamasyonu tetikleyerek doğurganlığı olumsuz etkileyebilir​​.

Tüp Bebek Sürecinde Beslenmenin Önemi

Tüp bebek tedavisinde başarı, yalnızca embriyonun kalitesiyle değil, kadının bedeninin bu sürece ne kadar hazır olduğu ile de yakından ilişkilidir. Sağlıklı bir gebelik için özellikle şu beslenme alışkanlıkları önemlidir:

Bu Süreçte Benim Yaklaşımım

Beslenmenin doğurganlık üzerindeki etkileri üzerine yaptığım yüksek lisans tezim ve tüp bebek hemşireliği geçmişim, bu süreçte bana hem akademik hem de pratik bir bakış açısı kazandırdı. İnfertilite ile mücadele eden çiftlerin yaşadığı duygusal ve fiziksel zorlukları yakından anlıyorum.

Klasik diyet önerilerinin ötesine geçerek:

  • Kişiye özel bir yaklaşım benimsiyor, her bireyin farklı besin ihtiyaçlarına göre programlar oluşturuyorum.

  • Bilimsel verilerle desteklenen bir yol haritası sunuyorum. Akdeniz diyeti, pro-fertility diyet gibi kanıta dayalı modelleri kişisel ihtiyaçlara uyarlıyorum.

  • Süreci yalnızca beslenme üzerinden değil, yaşam tarzı değişiklikleriyle bütünsel bir şekilde ele alıyorum.

Fark Yaratan Destek

Bu süreçte amacım, sizin için yalnızca ideal bir beslenme planı hazırlamak değil, aynı zamanda motivasyonunuzu artırmak ve süreci mümkün olan en sağlıklı ve verimli şekilde yönetmenize yardımcı olmak. Çünkü bu yolculuk sadece fiziksel bir süreç değil; aynı zamanda sabır, dayanıklılık ve umutla ilerleyen bir serüvendir.

Uzm. Dyt. Hülya Arslantaş Gül
“Bilimle desteklenmiş, sevgiyle yönlendirilmiş bir beslenme yolculuğu için...”

bottom of page